Otoimmun hastalıklar ‘ın tedavisinde biorezonans ile hastanın yükünü hafifletmek, ağrıyı dindirmek, bağışıklığı dengelemek mümkün.
Otoimmun hastalıklar vücudun bağışıklık sistemine yanlış bir şekilde saldırması sonucunda oluşan rahatsızlıklardır. Otoimmun hastalıklara baktığımızda romatoid artrit, MS, fibromiyalji bu grupta yer alır.
Otoimmun hastalıklar vücudumuzun kendi kendine antikor üretip kendisiyle savaştığı hastalıklardır. Otoimmun hastalıkların biorezonans metodu ile tedavisinde öncelikle vücudu yoran, etkileyen, bağışıklık sistemini zaafiyete sokan patojenler temizlenip kişinin rahatlaması sağlanır. Bağışıklık sisteminin rahatlaması sağlanır. Daha sonra da bağışıklığını güçlendirdiğimizde kişi kademe kademe rahatlıyor, iyileşiyor ve belirtileri gittikçe azalıp sosyal hayatına devam edebilir düzeye geliyor.
Biorezonans tedavisi otoimmun hastalıklarda etkili midir?
Biorezonans tedavisi, otoimmun hastalıkların tedavisinde çok etkili bir metot. Bu konuda da ciddi tecrübelerimiz var ve iyileşen birçok hastamız var. Bunun yanında ozon tedavisi de bu hasta grubunda faydalıdır. Özellikle orta doz ozon uygulaması dediğimiz teknik uygulandığında bu hastalar ozon tedavisinden ciddi fayda göreceklerdir. En önemlisi bunların yanında bu hastalığın özellikle bağırsakları koruyucu bağırsak florasını düzeltici doğru bir beslenme tarzına geçmeleri gerek. Bu protokol çok önemli. Ve doğru beslenme şekli ancak bizler gibi bu konuyu bilen ve bu konudaki uygulanan protokolleri takip eden hekimler tarafından uygulanabilir. Tüm bunların toplamı biorezonans metodu, ozon tedavisi ve beslenme teknikleri MS konusunda etkili metotlarımızdır.
Otoimmun hastalıkların biorezonans ile tedavisi nasıl olur?
Otoimmun sistem hastalıklarında vücut kendi hücrelerini yabancı kabul eder ve onlara saldırmaya başlar. Otoimmun hastalıklar genetik kökenlidir ve kroniktir. Tedavisi kolay değildir. Klasik tıpta genellikle bu hastalara semptomatik yaklaşılır ve hastanın ağrısı, halsizliği giderilmeye çalışılır. Genetik kökenli olduğu için ömür boyu yaşanacak ve geçmeyecek hastalıklar gözüyle bakılır.
Otoimmun hastalıkların tedavisine biorezonans açısından bakışımız ise şöyle: Örneğin MS hastalığının hasta için 40 kiloluk bir yük olduğunu ve hastanın taşıma kapasitesinin de 50 kilo olduğu düşünelim. Bu hastanın ellerinde alerji, virüs, bakteri, parazit gibi 20 kiloluk daha yük olduğunu düşünelim. O an aktif olarak ortaya çıkmasa da çok büyük olasılıkla bu tip yükleri de vardır. Bu kişinin toplam 60 kilo yükü var ama 50 kilo taşıyabiliyor. Dolayısıyla vücut MS ile savaşamıyor, yorgun ve güçsüz düşüyor. Bu noktadan hareketle biorezonans tedavisinde öncelikle hastanın yüklerini hafifletmek hedefleniyor. Yani yükünü azaltmaya odaklanıyoruz. Biorezonans tedavisi ile hastanın MS dışında bağışıklığını etkileyen yüklerini azaltıyoruz. Alerjileri tedavi etmeye başlıyoruz. Tedaviye en hafif alerjiden başlıyoruz. Böylelikle tahterevalli etkisi yaratmamış oluyoruz. Yani bir tarafta hasta oturuyor, bir tarafta alerjileri oturuyorsa birden çok ağır bir alerjeni alıp hastanın yere çarpmasını istemiyoruz. Birer birer hafif hafif alerjileri temizlerken ve bağışıklık sistemi rahatlamaya başlarken ana ve ağır alerjenlerin ardından kimyasallar, virüs, bakteri, parazit gibi diğer etkenlerin tedavisine geçiyoruz. Tedavinin bu aşamasında romatoid artrit olup ağrıları bıçak gibi kesilen hastalar var. Bunların hepsini tedavi ettikten sonra hasta rahatlıyor ve 50 kilo taşıyabilir bir durumdayken sadece 40 kiloluk yükü kalıyor. Ağrıları kesiliyor. Bir diğer yandan da 50 kilo taşıyabilirken 60 – 70 kilo taşıyabilir bir kapasiteye ulaştırmak için bağışıklık sistemini güçlendirici tedavi uyguluyoruz. Böylelikle hasta normal bir insan gibi hayatına devam edebiliyor. Kendine iyi baktığı sürece atak geçirmiyor, hiçbir sıkıntısı olmuyor.