Biorezonans yönteminin kanser tedavisindeki katkıları arasında şunlar sayılabilir:

• Bağışıklık sistemini destekleme: Kanser hastalığı bağışıklık sistemini zayıflatabileceği için, biorezonans ile bağışıklığın güçlendirilmesi hedeflenir.

• Kemoterapi / radyoterapi yan etkilerini azaltma: Biorezonansın, klasik tedavilerin toksik etkilerini azaltarak, sağlıklı hücrelerin korunmasına katkıda bulunabileceği önerilir.

• Kanser-ilişkili patojen ve toksin faktörlerinin tespiti ve nötralizasyonu: Kanser oluşumunu tetikleyen virüs, bakteriyel enfeksiyon, ağır metal, toksinler gibi dışsal etkenlerin frekans bazlı testlerle belirlenmesi ve bunlara yönelik tedavi planı oluşturulması hedeflenir.

• Destekleyici rol / sinerji yaratma: Biorezonans, tamamen standard tedavinin yerine geçen bir yöntem olarak değil — daha çok destekleyici bir tedavi olarak — klasik ve modern tıpla sinerji oluşturmayı amaçlar.

• Biorezonans ya da diğer tamamlayıcı tedaviler tek başına yeterli tedavi olarak görülmemelidir; standart onkoloji tedavileriyle entegre edilerek destek niteliğiyle kullanılmalıdır.

• Kanser evresi, tümör tipi, metastaz durumu gibi klinik değişkenler tedavi planlamasında belirleyici olmalıdır; her hasta için “aynı yöntem” geçerli olmayabilir.

• Destekleyici metotların etkisi, bilimsel araştırmalarla daha fazla kanıtlanmamış olabilir; bu nedenle hastaların hekimsiz uygulamalardan kaçınmaları önemlidir. (Kaynaklarda metodun tamamlayıcı olduğu vurgulanmaktadır.)

• Tedavi süreci, takip ve kontrol çok önemlidir; stabilizasyon fazı, düzenli değerlendirme ve gerekirse ek müdahaleler planlanmalıdır.